Giuseppe Ielasi uzunca zamandır bilip, çalışmalarını takip etmeye çalıştığım bir isim olsa da; 2009 yılı başında 12k etiketiyle yayınlanan Aix’e değin yaptığı albümleri yeterince derinlemesine dinlemediğimi de itiraf etmeliyim. Son haftalarda defalarca baştan sona farklı hislerle kulak kabarttığım bu son çalışması, beni aynı zamanda Ielasi’nin geçmiş albümlerini de tekrar bir süzgeçten geçirmem konusunda itekleyici oldu. Avant-garde ahalinin önemli bir temsilcisi olan Ielasi’nin kurucusu olduğu Fringes etiketinden albüm yayınlayanlar arasında Alvin Curran, Radu Malfatti, Brandon Labelle, Eric La Casa ve Eliane Radigue gibi isimlerin olması; Ielasi için hatırı sayılır bir referans listesi oluştursa da Ielasi’nin dünyasına giden algı kapılarımı ardına kadar açan Aix’e müteşekkirim.
Aix albümün kaydedildiği Fransa’nın güneyindeki bir kasabanın adı. Ielasi İtalyan. Albümü yayımlayan Taylor Deupree’nin 12k etiketi de Amerika kökenli. Eğer Ielasi “dünya müziği” yapıyor olsaydı bu karışımdan farklı lezzetler çıkabilirdi. Oysa Aix’te Ielasi karşımıza kelimenin tam manasıyla dünyalı olmayan deneysel bir yolculuğun kaptanı olarak çıkıyor. Geçmiş dönem çalışmalarına nazaran daha yetkin, katmanlı (ama bir yandan da rafine) ve derinlikli bir çalışma elimizdeki. İelasi’nin 12k etiketiyle August’un ardından yayımladığı ikinci albüm olan Aix; ambient, glitch, electroakustik referanslarla yoğrulmuş; davul, piyano, trampet ve gitar gibi enstrümanlardan alınan kayıtların çeşitli ses parçacıklarının nitelikli ve detaycı bir ses işçiliği eşliğinde harmanlanmasından oluşmuş bir albüm.
Önemli bir değişim olarak “less is more” felsefesinden yola çıkarak daha önceki albümlerde sıklıkla rastlanan 8’er – 10’ar dakikalık parçalar ( Plans albümünün 30 dakikalık tek bir parçadan oluştuğunu da hatırlayalım ), bu çalışmada 3-4 dakika civarlarına inmiş. Benim kulak kantarımda albümün ağır çekmesine yolaçan en önemli etken ise parçalara bir ruh halinin işlenmiş olması. Bu derinlik hissiyatı ile birlikte her ses kümesinin kendi mecrasında akıp, diğerleriyle kontrollü bir rastlantısallık içinde eriyip gittiği sinerjik bir müzikten bahsediyorum. Bakılan her detay kendi netliğini duyursa da, toplam da ritim ve melodinin yakalandığı bir akışkanlık söz konusu. Bu anlamda çalışma Jan Jelinek’in Farben adıyla yayınladığı albümleri anımsatıyor. Az önce adı geçen Sedimental etiketli 2003 albümü Plans, akustik doğaçlama vurgusunun daha ön planda olduğu, ambient / drone arasında gidip gelen, arka planda minik ses parçalarının serpiştirildiği bir kurguya sahipken; Aix’teki parçalar kısa olsalar da daha derli toplu, bütünlüklü bir kolaj çalışması niteliğinde.
İsimsiz 9 parçadan oluşan ve toplamda ancak yarım saati bulan albümü dinlerken adete havaya asılmış ve belli bir ritm içinde salınan ses kümelerini yakalayabiliyorsunuz. Arka planda bu parçalar arasında birlikteliği sağlayan uzatılmış piyano melodileri (bazı parçalarda adeta bir kilise orgu kimliğine bürünse de), ağır aksak tınlayan vurmalılar, onlarca farklı malzemeden yapılmış bir saatin tiktakları gibi çınlayan notalar adeta genleştirilmiş, araları açılmış ama hala birbirine sıkı sıkıya tutunan bir yapının elemanları gibi yerleştirilmiş Ielasi tarafından.
Bu çalışmayı IDM kategorisine koymak zor olsa da içinde bol miktarda zeka pırıltısı olduğunu da söylememiz lazım. Benim klasifiyem ise “headphone music”. Yani paşa paşa güzel bir CD çalarda, loş bir ortamda, sesi biraz açıp buna mukabil gözleri kapatarak, akşam üzerileri dinlenecek bir müzik. Bu açıdan da zaman zaman gereksiz denecek derecede uzatılmış, esnetilmiş, içi çoğunlukla boşaltılmış ama adına kolaylıkla ambient denen albümler üreten düzenbaz (!) ses cambazlarına nazire edercesine zengin bir içeriğin, elektronik müziğe ruh ve hayatiyet katan bir filtrede damıtıldığı bu albüm, sanıyorum ki Ielasi açısından da müzikal yolculuğunda birkaç adım yukarıya tırmanmış olmayı ifade ediyor.
2009’un ilk çeyreği için ardımızda sağlam bir iz bırakan Aix albümüne ve 12k etiketini, içinden babam çıksa dinlerim mükemmeliyetine mazhar eyleyen Taylor Deupree’ye saygılarımızla.
Aix albümün kaydedildiği Fransa’nın güneyindeki bir kasabanın adı. Ielasi İtalyan. Albümü yayımlayan Taylor Deupree’nin 12k etiketi de Amerika kökenli. Eğer Ielasi “dünya müziği” yapıyor olsaydı bu karışımdan farklı lezzetler çıkabilirdi. Oysa Aix’te Ielasi karşımıza kelimenin tam manasıyla dünyalı olmayan deneysel bir yolculuğun kaptanı olarak çıkıyor. Geçmiş dönem çalışmalarına nazaran daha yetkin, katmanlı (ama bir yandan da rafine) ve derinlikli bir çalışma elimizdeki. İelasi’nin 12k etiketiyle August’un ardından yayımladığı ikinci albüm olan Aix; ambient, glitch, electroakustik referanslarla yoğrulmuş; davul, piyano, trampet ve gitar gibi enstrümanlardan alınan kayıtların çeşitli ses parçacıklarının nitelikli ve detaycı bir ses işçiliği eşliğinde harmanlanmasından oluşmuş bir albüm.
Önemli bir değişim olarak “less is more” felsefesinden yola çıkarak daha önceki albümlerde sıklıkla rastlanan 8’er – 10’ar dakikalık parçalar ( Plans albümünün 30 dakikalık tek bir parçadan oluştuğunu da hatırlayalım ), bu çalışmada 3-4 dakika civarlarına inmiş. Benim kulak kantarımda albümün ağır çekmesine yolaçan en önemli etken ise parçalara bir ruh halinin işlenmiş olması. Bu derinlik hissiyatı ile birlikte her ses kümesinin kendi mecrasında akıp, diğerleriyle kontrollü bir rastlantısallık içinde eriyip gittiği sinerjik bir müzikten bahsediyorum. Bakılan her detay kendi netliğini duyursa da, toplam da ritim ve melodinin yakalandığı bir akışkanlık söz konusu. Bu anlamda çalışma Jan Jelinek’in Farben adıyla yayınladığı albümleri anımsatıyor. Az önce adı geçen Sedimental etiketli 2003 albümü Plans, akustik doğaçlama vurgusunun daha ön planda olduğu, ambient / drone arasında gidip gelen, arka planda minik ses parçalarının serpiştirildiği bir kurguya sahipken; Aix’teki parçalar kısa olsalar da daha derli toplu, bütünlüklü bir kolaj çalışması niteliğinde.
İsimsiz 9 parçadan oluşan ve toplamda ancak yarım saati bulan albümü dinlerken adete havaya asılmış ve belli bir ritm içinde salınan ses kümelerini yakalayabiliyorsunuz. Arka planda bu parçalar arasında birlikteliği sağlayan uzatılmış piyano melodileri (bazı parçalarda adeta bir kilise orgu kimliğine bürünse de), ağır aksak tınlayan vurmalılar, onlarca farklı malzemeden yapılmış bir saatin tiktakları gibi çınlayan notalar adeta genleştirilmiş, araları açılmış ama hala birbirine sıkı sıkıya tutunan bir yapının elemanları gibi yerleştirilmiş Ielasi tarafından.
Bu çalışmayı IDM kategorisine koymak zor olsa da içinde bol miktarda zeka pırıltısı olduğunu da söylememiz lazım. Benim klasifiyem ise “headphone music”. Yani paşa paşa güzel bir CD çalarda, loş bir ortamda, sesi biraz açıp buna mukabil gözleri kapatarak, akşam üzerileri dinlenecek bir müzik. Bu açıdan da zaman zaman gereksiz denecek derecede uzatılmış, esnetilmiş, içi çoğunlukla boşaltılmış ama adına kolaylıkla ambient denen albümler üreten düzenbaz (!) ses cambazlarına nazire edercesine zengin bir içeriğin, elektronik müziğe ruh ve hayatiyet katan bir filtrede damıtıldığı bu albüm, sanıyorum ki Ielasi açısından da müzikal yolculuğunda birkaç adım yukarıya tırmanmış olmayı ifade ediyor.
2009’un ilk çeyreği için ardımızda sağlam bir iz bırakan Aix albümüne ve 12k etiketini, içinden babam çıksa dinlerim mükemmeliyetine mazhar eyleyen Taylor Deupree’ye saygılarımızla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder