Sanıyorum giriş cümlelerimin albümü ilk defa nasıl bir ortamda dinlediğime ilişkin yaşadığım farklı deneyime ait olması gerekiyor. Saat geceyarısını geçmiş olmasına ve eşim yorgunluktan bitap düşmüş bir şekilde ayakta zor durmasına rağmen, uyumamak konusunda anlamsız bir ısrarın içine bürünen 3 yaşındaki kızımı en sonunda “haydi gel, beraber müzik dinleyelim, olur mu?” diyerek kandırdım. Özel bir Barış Manço hayranı olan kızıma daha önce yabancı müzikler dinletmeye çalıştığımda, “bu senin müziğin, bana Dönence aç!” yorumları ile karşılaştığımdan, en azından bu defa ikimizin de keyif alma ihtimali olacağını düşündüğüm Portecho’nun Studio Plastico’su ile kandırmaya çalıştım kendisini. Yatağa uzandık, kulaklığın br ucu onda, bir ucu bende dinlemeye başladık. 15-20 dakika sonra hafiften içi geçmeye başladığında kulaklığın ucunu alır gibi olduğumda “ama dinliyordum!” nidasıyla karşılaşınca albümü dinlemeye devam ettik. Hatırlamadığım bir ara uykuya daldığını görünce de, en azından albümün böyle bir olumlu yan etkisi var diye kenara not ettim.
Deniz Cuylan ve Tan Tunçağ’dan oluşan ikilinin albümünü en özetinde başarılı bir elektro-pop/rock çalışması olarak değerlendirmek doğru olacaktır. Fazla ayrıksı şeyler yapma derdine dolanmadan, kıpır kıpır dans ettiren parçalar, yumuşacık vokaller, bir hayli melodik ve güçlü vuruşlarla biçimlenen albüm, ara pasajlarda rock tandanslı minik gitar lezzetleri de sunuyor. 80’ler döneminin benzer tarzdaki çalışmalarına nazaran altyapıların daha zengin ve farklı referanslar içeren bir yapıda olduğunu belirtmek lazım. Her manada müzik dünyasının önemli iki figürü sayabileceğimiz bu ikili ile ilgili detay bilgileri myspace ve albümü yayınlayan Elec-Trip records sayfalarından alabilirsiniz.
Albümde tempo ve yapıları birbirine yakın parçalar ağırlıklı olsa da vokallerin farklı bir kullanımda karşımıza çıktığı parçalar da yok değil (“Everything There Is To Know”, “Let’s Move”, “Eastern Funeral”, “Glass and Stone” gibi). Açılış parçası olarak albüme adını veren ve Berkun Oya yönetmenliğindeki sansasyonel video çalışması ile ses getiren Studio Plastico hakkında kuvvetli bir açılış parçası olduğunun ötesinde bir yorum yapmadan; klibin her ne kadar grubun adını daha bilinir ve konuşulur hale getirse de, şu an için Portecho üzerinde belli bir bilgi kirlenmesi yarattığını da söylemek isterim. Devamında gelen “Crazy Nights” açılışta Kylie Minogue (Can’t Get You Out Of My Head) havası verse de, sonrasında vokallerin ve orta sertlikte gitar melodilerinin girmesiyle daha farklı bir karaktere bürünüyor.
“Everything There Is To Know” hızlı temposu, bilgisayar oyunlarından fırlamış melodileri ve eğlenceli gidişatıyla görece basite kaçan bir parça izlenimi uyandırıyor. Takip eden “Anna Karina” albümdeki favorilerimden (bir diğeri de “Difference”). Bir vites artırılmış temposu, sert vuruşlar arasına yedirilmiş minik ses oyunları, naif gitar arpejleri ve ekolu vokaller ile sona doğru iyice yükselen ritm içine yedirilen solo ise övgüye değer. “Stream of Air” düşük temposu, aksak ritmi ve ağır çekim vokalleri ile diğer parçalardan farklı bir kurguya sahip. Albümdeki farklı diğer iki parça ise defler, üflemeliler, yakaran “doğu” soslu vokaller, gong ve minik darbuka sesleri ile başlayan “Eastern Funeral” ile biraz daha minimal / deneysel bir kurguya sahip olan “Glass and Stone”.
İlk albümleri ”Undertone” ve Şubat 2009’da yayınlanan “Studio Plastico” ardından Portecho’nun müzikal yolculuklarının sonraki durakları nereye uğrar bilinmez ama dümenin başında bizi keyifli sulara doğru yelken açtıracak deneyim ve ustalıkla isimlerin olduğu aşikar. Şimdilik kendimizi Portecho’nun akışkan, melodik, coşkulu ve sıcak müziğine bırakmamak için bir neden yok gibi. İkilinin Türk elektronik müziğinin sancılı kıvrımlarında keyifle yolalmaya devam etmeleri dileğimizle.
Deniz Cuylan ve Tan Tunçağ’dan oluşan ikilinin albümünü en özetinde başarılı bir elektro-pop/rock çalışması olarak değerlendirmek doğru olacaktır. Fazla ayrıksı şeyler yapma derdine dolanmadan, kıpır kıpır dans ettiren parçalar, yumuşacık vokaller, bir hayli melodik ve güçlü vuruşlarla biçimlenen albüm, ara pasajlarda rock tandanslı minik gitar lezzetleri de sunuyor. 80’ler döneminin benzer tarzdaki çalışmalarına nazaran altyapıların daha zengin ve farklı referanslar içeren bir yapıda olduğunu belirtmek lazım. Her manada müzik dünyasının önemli iki figürü sayabileceğimiz bu ikili ile ilgili detay bilgileri myspace ve albümü yayınlayan Elec-Trip records sayfalarından alabilirsiniz.
Albümde tempo ve yapıları birbirine yakın parçalar ağırlıklı olsa da vokallerin farklı bir kullanımda karşımıza çıktığı parçalar da yok değil (“Everything There Is To Know”, “Let’s Move”, “Eastern Funeral”, “Glass and Stone” gibi). Açılış parçası olarak albüme adını veren ve Berkun Oya yönetmenliğindeki sansasyonel video çalışması ile ses getiren Studio Plastico hakkında kuvvetli bir açılış parçası olduğunun ötesinde bir yorum yapmadan; klibin her ne kadar grubun adını daha bilinir ve konuşulur hale getirse de, şu an için Portecho üzerinde belli bir bilgi kirlenmesi yarattığını da söylemek isterim. Devamında gelen “Crazy Nights” açılışta Kylie Minogue (Can’t Get You Out Of My Head) havası verse de, sonrasında vokallerin ve orta sertlikte gitar melodilerinin girmesiyle daha farklı bir karaktere bürünüyor.
“Everything There Is To Know” hızlı temposu, bilgisayar oyunlarından fırlamış melodileri ve eğlenceli gidişatıyla görece basite kaçan bir parça izlenimi uyandırıyor. Takip eden “Anna Karina” albümdeki favorilerimden (bir diğeri de “Difference”). Bir vites artırılmış temposu, sert vuruşlar arasına yedirilmiş minik ses oyunları, naif gitar arpejleri ve ekolu vokaller ile sona doğru iyice yükselen ritm içine yedirilen solo ise övgüye değer. “Stream of Air” düşük temposu, aksak ritmi ve ağır çekim vokalleri ile diğer parçalardan farklı bir kurguya sahip. Albümdeki farklı diğer iki parça ise defler, üflemeliler, yakaran “doğu” soslu vokaller, gong ve minik darbuka sesleri ile başlayan “Eastern Funeral” ile biraz daha minimal / deneysel bir kurguya sahip olan “Glass and Stone”.
İlk albümleri ”Undertone” ve Şubat 2009’da yayınlanan “Studio Plastico” ardından Portecho’nun müzikal yolculuklarının sonraki durakları nereye uğrar bilinmez ama dümenin başında bizi keyifli sulara doğru yelken açtıracak deneyim ve ustalıkla isimlerin olduğu aşikar. Şimdilik kendimizi Portecho’nun akışkan, melodik, coşkulu ve sıcak müziğine bırakmamak için bir neden yok gibi. İkilinin Türk elektronik müziğinin sancılı kıvrımlarında keyifle yolalmaya devam etmeleri dileğimizle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder