Raster Noton’un kimya cetvelinden esinlenen serisi “unun” peşindeki gizemli ve sarsıcı yolculuğumuza kaldığımız yerden devam etme gayretimiz, yazdan kalma bir pazar gününde dahi klavye başına mıhlanmamıza neden olabilecek denli güçlü. Serinin üçüncü ayağı yine Berlin’de yerleşik ama 1976 Japonya / Osaka doğumlu üretken bir müzisyen olan Aoki Takamasa’dan gelmiş. Çalışmada toplam süresi yarım saate yaklaşan dört parça var.
Başlarken serideki üçüncü çalışmanın, diğer ikisine nazaran biraz daha rahat dinlenebilir bir kıvamda olduğunu belirtelim. Bu elbetteki öveyazdığımız diğer çalışmalar için bir olumsuzlama değil, sadece diğer iki çalışmada karşımızda dimdik duran girift ses yığınlarının yorucu ve yıpratıcı takibini bu dört parça için biraz daha keyfekeder bir kulak kabartma ile yapabildiğimizi ifade etme amacı taşıyor. Altı çizilmesi gereken bir diğer fark da buradaki parçalarda proses edilmiş vokal efektlerinin de kullanılmış olması.
Aoki Takamasa serinin ilk iki adımında karşımıza çıkan isimlere nazaran müzikal diskografisi daha kabarık bir isim. 2000’lerin başından bu yana Progressive Form, Fat Cat, Op.Disc gibi etiketlerden albümler yayınlamış olan Takamasa, ziyadesiyle IDM janrı içinde deneysel üretimlerde bulunmuş bir isim. “Quantum”, “Silicom” ve Tujiko Norika ile ortak çalışmaları “28” bunlar arasında ilk aklımıza gelenler.
Müzikal üretimlerinin merkezinde çeşitli yazılım programları olsa da, Takamasa farklı programlara adeta enstrümanlarmış gibi yaklaşarak oldukça geniş bir yazılım listesi üzerinden kendini anlatmaya, dillendirmeye ve ifade etmeye gayret eden bir isim. Özellikle son dönem çalışmalarında vokallere de yervermesi bu açılımın bir uzantısı. Oldukça ritmik bir kurgu içinde oluşturulan çalışmanın adı da bunu vurgular nitelikte seçilmiş. “RN – Rhythm Variations”. Orta tempoda salınan parçalarda omurgayı oluşturan ve çeşitli efektlerle zenginleştirilen döngülerin yanı sıra bahsi geçen deforme vokal kullanımları da ( aslında insan sesi diyelim, zira bildiğimiz anlamda kelimelerden oluşan bir şarkı sözü vokali söz konusu değil ) çalışmayı daha canlı ve organik bir hale getirmiş, bu da kulaklarımızın çeperlerinde daha kolaylıkla nüfuz eden bir yapı ortaya çıkarmış.
Açılışı yapan “rn2 09 pt1 pt2 dl” yüksek temposu, ( arka planda kalsa da ) hipnotik damlayan su etkili vuruşları, kesik bayan vokalleri ve aralara serpiştirilmiş elektronik efektlerle bir türlü rahata eremeyen, açılamayan bir parça havası veriyor. Bu bastırılmışlık hali parçadaki devinime olumsuz şekilde yansımasa da dinleyicide bir odak sorunu etkisi yaratıyor. Kaba bir ifadeyle kulak kesildiğiniz her detay bir anda elinizden kayıp gidiyor. Ancak sonlara doğru hafif Pan Sonic etkileri ile biraz daha derinlikli bir yapı kuruluyor.
Takip eden “rn3 09 dl”de tempo oldukça frene basıyor, naif ve uzayıp giden bir key dokunuşunun üzerine kurgulanan vokaller daha ön planda ve bu defa biraz daha dikkat çekici. “rn4 09 dl” isimli parçada ise daha kuvvetli bas vuruşları, daha az hışırtı ve daha makul bir vokal kullanımı var ( bu noktada vokal darken dijital efektlerle oynanmış tek bir ses öğesinden bahsettiğimizi belirtelim tekrar ). Bu parçada vokal biraz daha ön plana çıkınca aslında bu çalışmayı serideki diğer ilk iki çalışmadan ayıran temel değişkenin de bu olduğunu görüyoruz. Arka plandaki kurgular Aoki Takamasa’nın “Commons” etiketiyle 2008’de yayımlanan “Private Party” çalışmasına paralellikler gösteriyor. Kapanışı yapan “rn5 09 dl” daha sert bir kurgu ile başlıyor. Vokal kullanımları yine başrolde ama bu defa omurgası biraz daha toparlanmış, ana melodinin daha rahat yakalandığı ( ve bu yüzden de albümün en iyisi olarak seçebileceğimiz ) bir yapıda devam ediyor.
IDM, glitch, abstract vesaire semalarında yüzmeye devam. Sırada sağlam bir EP var. Mika’dan.
Başlarken serideki üçüncü çalışmanın, diğer ikisine nazaran biraz daha rahat dinlenebilir bir kıvamda olduğunu belirtelim. Bu elbetteki öveyazdığımız diğer çalışmalar için bir olumsuzlama değil, sadece diğer iki çalışmada karşımızda dimdik duran girift ses yığınlarının yorucu ve yıpratıcı takibini bu dört parça için biraz daha keyfekeder bir kulak kabartma ile yapabildiğimizi ifade etme amacı taşıyor. Altı çizilmesi gereken bir diğer fark da buradaki parçalarda proses edilmiş vokal efektlerinin de kullanılmış olması.
Aoki Takamasa serinin ilk iki adımında karşımıza çıkan isimlere nazaran müzikal diskografisi daha kabarık bir isim. 2000’lerin başından bu yana Progressive Form, Fat Cat, Op.Disc gibi etiketlerden albümler yayınlamış olan Takamasa, ziyadesiyle IDM janrı içinde deneysel üretimlerde bulunmuş bir isim. “Quantum”, “Silicom” ve Tujiko Norika ile ortak çalışmaları “28” bunlar arasında ilk aklımıza gelenler.
Müzikal üretimlerinin merkezinde çeşitli yazılım programları olsa da, Takamasa farklı programlara adeta enstrümanlarmış gibi yaklaşarak oldukça geniş bir yazılım listesi üzerinden kendini anlatmaya, dillendirmeye ve ifade etmeye gayret eden bir isim. Özellikle son dönem çalışmalarında vokallere de yervermesi bu açılımın bir uzantısı. Oldukça ritmik bir kurgu içinde oluşturulan çalışmanın adı da bunu vurgular nitelikte seçilmiş. “RN – Rhythm Variations”. Orta tempoda salınan parçalarda omurgayı oluşturan ve çeşitli efektlerle zenginleştirilen döngülerin yanı sıra bahsi geçen deforme vokal kullanımları da ( aslında insan sesi diyelim, zira bildiğimiz anlamda kelimelerden oluşan bir şarkı sözü vokali söz konusu değil ) çalışmayı daha canlı ve organik bir hale getirmiş, bu da kulaklarımızın çeperlerinde daha kolaylıkla nüfuz eden bir yapı ortaya çıkarmış.
Açılışı yapan “rn2 09 pt1 pt2 dl” yüksek temposu, ( arka planda kalsa da ) hipnotik damlayan su etkili vuruşları, kesik bayan vokalleri ve aralara serpiştirilmiş elektronik efektlerle bir türlü rahata eremeyen, açılamayan bir parça havası veriyor. Bu bastırılmışlık hali parçadaki devinime olumsuz şekilde yansımasa da dinleyicide bir odak sorunu etkisi yaratıyor. Kaba bir ifadeyle kulak kesildiğiniz her detay bir anda elinizden kayıp gidiyor. Ancak sonlara doğru hafif Pan Sonic etkileri ile biraz daha derinlikli bir yapı kuruluyor.
Takip eden “rn3 09 dl”de tempo oldukça frene basıyor, naif ve uzayıp giden bir key dokunuşunun üzerine kurgulanan vokaller daha ön planda ve bu defa biraz daha dikkat çekici. “rn4 09 dl” isimli parçada ise daha kuvvetli bas vuruşları, daha az hışırtı ve daha makul bir vokal kullanımı var ( bu noktada vokal darken dijital efektlerle oynanmış tek bir ses öğesinden bahsettiğimizi belirtelim tekrar ). Bu parçada vokal biraz daha ön plana çıkınca aslında bu çalışmayı serideki diğer ilk iki çalışmadan ayıran temel değişkenin de bu olduğunu görüyoruz. Arka plandaki kurgular Aoki Takamasa’nın “Commons” etiketiyle 2008’de yayımlanan “Private Party” çalışmasına paralellikler gösteriyor. Kapanışı yapan “rn5 09 dl” daha sert bir kurgu ile başlıyor. Vokal kullanımları yine başrolde ama bu defa omurgası biraz daha toparlanmış, ana melodinin daha rahat yakalandığı ( ve bu yüzden de albümün en iyisi olarak seçebileceğimiz ) bir yapıda devam ediyor.
IDM, glitch, abstract vesaire semalarında yüzmeye devam. Sırada sağlam bir EP var. Mika’dan.
Vay vay ben yayınlamadan plağın incelemesini yayınlamak ha!!! Yazdım bunu bir kenara. Bir Çin'e gittim, hemen arkamdan bizans oyunları...
YanıtlaSil