Raster Noton’un “unun” serisi ardında çıktığımız yolculuktaki ikinci durağımıza uğrarken farkına vardığımız bir dip notu düşerek başlayalım sözlerimize. RN web sitesinde arz-ı endam ederken hususiyeti tespit edilen bu bilgi kırıntısına göre 9 EP’den oluşacak olan bu seri piyasaya adeta nispet yaparcasına CD olarak değil de plak ( 12 inç vinil ) olarak sunuluyor sadece. Güzel be blogger !
1983 Almanya doğumlu genç sanatçı Grischa Lichtenberger günümüzde Raster Noton’un merkezi de olan Berlin’de ikamet ediyor. İlk çalışmalarının izlerine 2005-2007 yılları arasında rastladığımız Lichtenberger, bu dönemde Düsseldorf ‘da Rhein nehri manzarasından esinlenerek görsel ve işitsel bir arşiv oluşturmuş kendine. El altındaki bu malzemeler zaman içinde ve sıklıkla kendisinin enstalasyon çalışmalarına da zemin oluşturmuş.
Raster Noton’dan çıkan bu ilk çalışma öncesi kardeşinin sahibi olduğu Tokyo Trauma n-etiketiyle ( kendi tanımım olan bu ifade albümlerini sadece web üzerinden ücretsiz sunan net etiketlerini ifade etmektedir ) “Die Wiederholung der Geschichte der amerikanischen Heimatlosigkeit” isimli bir albüm yayımlamış olan Lichtenberger, dijital müdahalelerle deforme edilmiş ses kümelerinin arasında şekillenen engebeli bir arazide yolalıyor. Radyatör gürültülerinden tutun da bozuk cihaz seslerine varıncaya dek farklı saha ve ses kayıtlarından derlenen albümde, tahmin edilebileceği üzere bu işitsel yelpazenin ipuçlarını takip edebilmek pek mümkün değil. Kimliksizleştirme ve hatta kökensizleştirme diye ifade edebileceğim bu yapıbozum sonrası ortaya çıkan malzeme, bir hayli endüstriyel çağrışımları olan, neredeyse ekskavatör seslerinin mikslenmesinden oluşmuş denebilecek denli sert, darbeli ve yoğun bir haşırtı / cızırtı koalisyonu niteliğinde.
Albümün seri adı dışındaki ikinci ismi diyebileceğimiz “treibgut” ifadesinin de biraz üzerinde durmak isteriz. Almanca bir atasözünden esinlenen ifade, nehir yada deniz üzerinde yüzüp / akıp giden, sürüklenen bir tahta parçasını / nesneyi niteliyor. Ancak nesne / özne ilişkisi boyutunda daha kapsamlı bir anlam okumada, yüzen ve asli fonksiyonunu bir nev-i yitirmiş olan nesne ile gözlemci özne arasındaki ilişkinin birleşik bir anlam üretme noktasındaki eksikliği vurgulanarak, bu yorum gözlemci öznenin nesnenin tamamına değil de sadece konumuna göre nesnenin bazı taraflarını görebiliyor olduğu gerçeğine dayandırılır. Bu da ikisi arasında anlık bir bağlantının / ilişkinin sağlıklı yada bütünsel olarak oluşmasını engeller. Özne bu anlamda bir eksikliği yüklenmiş olsa da, nesne bu durumdan bağımsız kendi sürüklenişine devam etmektedir. Bu kopuk / eksik ilişki öteki ile olan mesafeyi uzam / mekan ekseninde kaçınılmaz derecede artırır ve bir “takipsizlik” hali yaratır. Sonu sürgün ve izolasyona varacak bu mantık yürütmesine göre özne / nesne arasındaki ilişkinin sağlıklı formülasyonu ancak konum yada durumun “şimdiki halleri” üzerinden kurulabilecektir.
Bu kompleks yapıyı elimizdeki materyali okumak adına bir maymuncuk olarak kullanırsak, Lichtenberger’in çalışması bu eşitsiz dikotomi halini nötrleştirme çabası olarak algılanabilir. Bir bakıma kendini diğeri ile kıyaslanır olmaktan çıkarmak, diğeri olmak, bunu da farklı referanslar üzerinden damıtmak; böylelikle özne ile nesne arasında açılan uzam / mekan makasını kapatmaya çalışmak. Lichtenberger bu yüzden çalışmasının bir referanslar bütünü olduğundan bahisle bu çalışmasının daima kaçınılmaz derecede uzakta olanlar için ( treibgut ) olduğunu belirtiyor.
Albümün açılışını yapan “0406 01 RS !” haşin dokusuna, siren seslerine karışmış beton delici makina efektlerine, metalik süpürge hışırtılarına rağmen bir şekilde bir iç ritim yakalayan bir parça. Ardından gelen “1205 10” daha içe dönük, hırpalayıcı ve dengesiz bir işitsel kolaj sunuyor. Üst üste bindirilen kesik sonik gürültüler adeta parçacık tesirli endüstriyel bir ses bombası kıvamında. “0607 LV 1 RE” ( bu arada parça isimleri neye referans veriyor bunu hakikaten bilmiyorum ), daha kıvamında bir tempo tutturuyor. Basit bir döngünün etrafında Autechre vari gelip hızı artarak giden vurmalı efektleri ile süslenen parça sonlara doğru hafif şirazesinden çıkarak bir game boy’un en üst seviyede kazandırdığı bonus puan sayım efektleriyle bitiyor. Normal adı olan tek parça “Calipso” ise gerçekten ilk saniyeden itibaren albümdeki en dingin, derli toplu ve rahatsız edici olmayan parça olduğu hissiyatını veriyor. Yine arada Matmos’u anımsatan elektronik / sonik yağ emme benzeri efektler olsa da melodik arp sesleri ile nitelikli bir yapı kurgulanıyor arka planda. Kapanışta normalleşen ( yani kendi normaldışılığına dönen diyelim ) EP, “0106 12 LV 3 sand ausheben” isimli sistemdeki tüm devrelerin aynı anda bozulduğu ve alarm verdiği hissiyatı uyandıran apokalitik ses örgüsüyle son buluyor.
Seriyle iştigale, Raster Noton ameliyathanesinde analiz ve gözlemler yapmaya devam edeceğiz. En yakın duraklar Aoki Takamasa ve yeme de yanında yat Mika Vainio. Sefamız olsun. Dijital prosesör efektinden koy, yanına da az biraz reverb sosu...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder