19 Eylül 2011 Pazartesi

Charles-Eric Charrier. Silver. Experimedia. 2011

Charles-Eric Charrier ismine bundan birkaç ay önce Radyo Babylon’da ( www.radyobabylon.com) Pazartesi akşamları yayınlanan Nota Bene isimli programım için parça seçmeye çalışırken rastlamıştım. Kısa yoldan izah etmek gerekirse “play” tuşuna bastığım ilk birkaç dakikadan sonra oldukça nitelikli ve etkileyici bir albümün beni beklemekte olduğu fikrine o denli kuvvetle kapıldım ki, sanatçının ismini daha sonra kendisi ve albümü Silver hakkında detaylı bir yazı yazmak sözüyle bir kenara not ediverdim.

Silver albümü 2011 yılının hemen başında Experimedia etiketiyle yayınlandı. Experimedia özellikle farklı ve deneysel çalışmaları takip edenler için önemli bir güzergah. 2000 yılından bu yana ambient’tan electronica’ya, avantgarde’tan minimalist ve deneysel işlere uzanan geniş bir skalada çalışmalara evsahipliği yapan Amerika orijinli bir etiket Experimedia (www.experimedia.net).

Charles-Eric Charrier, François Rasim Bıyıklı ile birlikte oluşturdukları MAN ikilisinin haricinde, Oldman adıyla da üretimler yapan bir isim. Ayrıca aktif olarak ressam, koreograf ve film müzikleri bestecisi. Bugüne dek beraber çalıştığı bazı isimler arasında Mathias Delplanque (Lena), Rob Mazurek, Jerome Paressant (abraxas projekt), Rhys Chatham, Teamforest, The Floating Roots Orchestra ve Le Coq sayılabilir.

Silver albümünde Charles-Eric Charrier’e iki müzisyen eşlik etmekte; Ronan Benoit ve Cyril Secq. Aslında bu üçlü hemen hemen albümün tüm prodüksiyon işlerinden de sorumlu ana kadro. Ek olarak albümün mastering işlemlerini Amerika’da mukim 12k etiketinin kurucusu ve müzisyen Taylor Deupree’nin yapmış olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Beş ana bölümden oluşan albüm birbiri içine harmanlanmış electronica, post rock, doğaçlama / özgür caz gibi tarzlar arasında kontrollü bir seyir izliyor. Bonus olarak gelen EP içinde ise açılış parçasının uzun bir versiyonu, iki parçanın remiksi ve albümde olmayan ek bir parça var. Bu ek materyalle birlikte elimizdeki dinletinin toplam süresi yaklaşık olarak 1,5 saati buluyor.

21 Echoes dingin ama kendinde bir başlangıç yapıyor albüme. Hipnotik bir arka plan dahilinde gitar ve davuldan yükselen tınılar ortamı hafiften ısıtıyorlar. Her an coşup gidebilecekmiş hissiyatındaki parça kontrolü bir an olsun kaybetmiyor. Enstrümanlar arasındaki eşitlikçi paylaşımda bütünleştiriciliği gitar sağlıyor. Özellikle davulun istikrarlı vuruşları üzerinde gezinen gitar rifleri post-rock çağrışımlar içinde albüme adım adım nüfuz etmemize yardımcı oluyor ve parça kuvvetli bir son düzlükle finiş çizgisine varıyor.

12 From 12 dakikalık süresiyle albümün uzun parçalarından biri. Burada ana güzergah yine davulun biteviye tınıları üzerine serpilen drone vari elektronik sesler ve efektlerle şekilleniyor. Ayağımızın hafif yerden kesildiği ve astral bir seyahate çıktığımızı hissettiren bu anlarda davulun canlılığı belki bizi hayal alemine kayıp gitmekten alıkoyan ana unsur oluyor. Parçanın en dikkat çekici yanı genelde dinleyeni yıpratabilecek ve parçaya olan konsantrasyonunu azaltabilecek kötücül bir potansiyeli her daim içinde barındıran elektronik ses ve efektlerin çok ölçülü ve nitelikli kullanımı. İki farklı rengin bu yanyana buluşmasından gerçekten nefis bir harmoni çıkarıldığını söylemek mümkün bu parça için.

6 I daha melodik ve sert gitar rifleriyle şekilleniyor. Birkaç farklı melodik çizgiyi birbirine paralel görmek mümkün bu parçada. Davul yine standart kendi üzerine düşeni yapar kıvamda birleştirici bir unsur olarak parçadaki yerini alıyor. Özellikle gitarda kullanılan ekolar zaman zaman güçlü post-rock etkileri yaratıyor. Parça ortasındaki daha akustik kısım deneysel ögelerin ön planda olduğu bir pasaj sunuyor dinleyenlere. Siyah beyaz renklerin hakim olduğu bir ortam düşlüyoruz bu anlarda ve bu keyifli ve farklı atmosfer parçanın sonuna dek süregidiyor.

9 Moving gitarın bir adım öne çıktığı bir girişle karşılıyor bizi. Sakin, derin, huzurlu ve kendine güvenen bir giriş. Burada da özellikle akustik gitar arpejleri ve hafiften kendine bir yer edinen elektronik efektler ve karşımıza ilk defa bu denli karamsar bir havada çıkan davul adım adım biraz daha komplike ve gergin bir ortama doğru emin bir şekilde itetkleyiveriyorlar parçayı. Bas gitarı ilk defa bu kadar net duyduğumuz anlarda yine çizgi dışı perküsyon darbeleri ile parça doğaçlama vurgusunun hakim olduğu bir kimliğe bürünüyor. Charrier bir röportajında albümdeki parçaların ana omurgalarının önceden şekillendirildiğini ancak kabaca üç gün süren stüdyo aşamasında doğaçlama açılımlara da olabildiğince yer açtıklarını belirtiyor.

9(8) Electricity diğerlerine kıyasla daha yüksek tempolu, yoğun ve füzyon bir yapıya sahip. Keskin ekolu gitarların parçaya kattığı saykodelik hava oldukça hoş. Daha yırtıcı seslerden örülü bir skalanın yansıdığı parça ortalarından itibaren hafiften temposunu düşürüyor ve dinleyende rahatlatıcı bir etki bırakıyor.

Bonus EP’deki parçalardan ilki 21 Echoes’un 21 dakikalık oldukça uzun bir versiyonu. Kabaca aynı parçanın canlı performanslarda sıklıkla yapılan biraz daha farklı ve doğaçlama derecesi daha yüksek versiyonu olarak görmek mümkün bu 21 dakikayı. From parçasına yapılan iki remikste (özellikle Field Rotation remiksi oldukça başarılı) ise elektronik vurgular ön planda.

Silver albümü öncelikle oldukça temiz bir çalışma. Dinleyenin keyfini kaçıracak, onu rahatsız edecek en ufak bir pürüz dahi taşımayan bir albüm. Aşırıya kaçmadan özellikle elektronik ses ve efektlerle yapılan kenar süsleri bu etkileyici müzikal tabloya başka bir değer katmakta. Müzisyenlerin ustalıklarını sorgulamamıza mahal bırakmayacak denli kendinden emin, duru ve diri bir çalışma.

Bu yazı www.cazkolik.com sitesi için yazılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder